Yıldızlar Ülkesi ve Cesur Kâşif Zümra’nın Macerası
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak diyarlarda Yıldızlar Ülkesi diye bilinen bir yer varmış. Bu ülkenin gökyüzü her gece yıldızlarla dolup taşar, o kadar parlak olurmuş ki, geceleri gündüz gibi aydınlık geçermiş. Bu ülkede insanlar, yıldızlarla konuşabilen, hayallerini onlara fısıldayabilen bir yetenekle doğarmış. Ama bu yetenek sadece kalbi temiz, iyilik dolu olanlarda işe yararmış.
Bu ülkede küçük bir kız yaşarmış, adı Zümra. Zümra her gece gökyüzüne bakar, yıldızlara en büyük dileğini fısıldarmış: “Bir gün bu ülkenin en cesur kâşifi olup yıldızların sırlarını keşfetmek istiyorum.” Ama Zümra’nın diğer çocuklardan farkı, ona kimse inanmazmış. “Sen küçük bir kızsın,” derlermiş. “Yıldızlara gitmek mi? Bu imkânsız!”
Bir gün Zümra, ormanda gezerken parıldayan bir taş bulmuş. Taşın içinde minik bir yıldız hapsolmuş gibi görünüyormuş. Taşı eline aldığında bir ses duymuş: “Beni bulduğun için teşekkür ederim. Ben Yıldız Taşı. Eğer cesaretin varsa, seni yıldızlara götürebilirim. Ama yolculuk zorlu olacak.”
Zümra hiç düşünmeden kabul etmiş. Yıldız Taşı, onu büyülü bir ışık halesine sarmış ve Zümra bir anda gökyüzüne yükselmeye başlamış. Bulutların üstüne çıkmış, sonra atmosferin dışına kadar uçmuş. Karşısında Yıldızlar Ülkesi’nin sonsuz yıldızları parlıyormuş.
Ancak bu macera kolay değilmiş. Zümra, yıldızlar arasında dolaşırken bir dizi engelle karşılaşmış: Yıldız Bahçesi’ni koruyan devasa bir yıldız ejderhası, fırtınalı Yıldız Fırtınası ve en tehlikelisi olan, insanların karanlık taraflarından beslenen Kara Yıldızlar…
Ama Zümra’nın kalbi iyilik ve cesaret doluymuş. Her zorluğu aşıp Kara Yıldızlar’ı bile barışa ikna edebilmiş. Sonunda Yıldızlar Ülkesi’nin sırlarını öğrenmiş: Yıldızlar sadece gökyüzünde parıldamazmış; insanların kalplerinde de gizli yıldızlar varmış. Bu yıldızlar, iyilik, sevgi ve cesaretle beslendikçe parıldar, dünyayı aydınlatırmış.
Zümra, yıldızların sırlarını öğrendikten sonra dünyaya geri dönmüş. Artık Yıldızlar Ülkesi’nin en cesur kâşifi olarak anılmaya başlamış ve her gece gökyüzündeki yıldızlara bakarak kendi kalbindeki yıldızı da parıldatmayı hiç unutmamış.
Gökten üç elma düşmüş; biri bu masalı dinleyenlerin, biri bu masalı anlatanın, biri de Zümra’nın olsun.
Son!
Yorum gönder