Keloğlan ve Altın Elma Ağacı

Bir zamanlar, yoksul ama dürüst ve iyi kalpli bir çocuk olan Keloğlan yaşarmış. Keloğlan, köyünde annesiyle birlikte küçük bir kulübede otururmuş. Günlerini annesine yardım ederek, tarlalarda çalışarak geçirirmiş. Bir gün, annesi hastalanmış ve Keloğlan, annesini iyileştirecek bir çare aramaya başlamış.

Keloğlan, köyün bilge yaşlısına gitmiş ve ondan yardım istemiş. Yaşlı adam, “Keloğlan, köyümüzün uzağında, sihirli bir orman var. Bu ormanda, altın elma veren bir ağaç bulunur. O altın elmaları getirirsen, annen iyileşir,” demiş.

Keloğlan, hemen sihirli ormana gitmeye karar vermiş. Uzun bir yolculuktan sonra, ormanın derinliklerine ulaşmış. Orada, büyük ve görkemli bir ağaç görmüş. Bu ağaç, gerçekten de altın elmalarla doluymuş. Ancak, ağacın etrafında bir ejderha uyuyormuş.

Keloğlan, cesaretini toplayarak ejderhayı geçmek için plan yapmış. Ejderhayı uyandırmadan ağaca tırmanıp altın elmaları toplamalıymış. Ancak, tam ağaca yaklaştığında, ejderha uyanmış ve Keloğlan’a doğru hırlamış.

Ejderha, “Bu altın elmalar, sihirli gücümü korur. Onları almak için üç zorlu görevden geçmelisin,” demiş. Keloğlan, ejderhanın teklifini kabul etmiş ve görevlerine başlamış.

İlk görev, büyük ve hızlı akan bir nehrin üzerinden geçmekmiş. Keloğlan, nehrin kenarında bulduğu büyük yaprakları ve dalları kullanarak bir sal yapmış ve nehrin diğer tarafına geçmiş. Ejderha, Keloğlan’ın cesaretine hayran kalmış ve ikinci görevi açıklamış.

İkinci görev, karanlık bir mağaraya girip içinde saklı olan sihirli taşı bulmakmış. Keloğlan, mağaranın derinliklerine doğru ilerlemiş ve karanlıkta parlayan sihirli taşı bulmuş. Taşı alıp dışarı çıktığında, ejderha onun zekasından etkilenmiş ve son görevi vermiş.

Son görev, ağacın en yüksek dalına tırmanarak en büyük ve en parlak altın elmayı almakmış. Keloğlan, büyük bir kararlılıkla ağaca tırmanmış ve en yüksek dala ulaşmış. Orada, en büyük altın elmayı koparıp aşağıya inmiş.

Ejderha, Keloğlan’ın cesaretini, zekasını ve kararlılığını görmüş ve altın elmaları ona vermiş. “Sen, gerçekten de cesur ve zeki birisin. Bu altın elmalar, anneni iyileştirecektir,” demiş.

Keloğlan, altın elmaları alarak köyüne geri dönmüş. Altın elmaları annesine yedirdiğinde, annesi kısa sürede iyileşmiş. Keloğlan, köyde büyük bir kahraman olarak karşılanmış ve herkes onun cesaretini ve zekasını kutlamış.

Keloğlan ve annesi, altın elmalar sayesinde zengin olmuş ve köyde mutlu bir yaşam sürmüşler. Keloğlan, her zaman bilge yaşlı adamın ve ejderhanın öğretilerini hatırlamış ve cesaretle, zekayla ve kararlılıkla yaşamına devam etmiş.

Ve böylece, Keloğlan’ın macerası mutlu bir şekilde sona ermiş. Köydeki herkes, onun hikayesini nesilden nesile anlatarak onun cesaretini ve zekasını hatırlamış. 🌳🍎🐉

Yorum gönder