Rahman’ın Hikmeti: Küçük Bir Köyün İmtihanı
Bir zamanlar, dağların arasında saklı, huzur dolu bir köy vardı. Bu köyün halkı, inançlarına bağlı, yardımsever ve birbirlerine karşı büyük sevgi besleyen insanlardı. Köyün ortasında, büyük ve ihtişamlı bir cami yükseliyordu. Her sabah, köyün imamı Mustafa Efendi, minareden ezan okur ve köy halkını namaza çağırırdı.
Bir gün, köyde büyük bir kuraklık baş gösterdi. Yağmurlar kesilmiş, tarlalar kurumuş ve hayvanlar susuzluktan kırılmaya başlamıştı. Köy halkı, bu zorlu durumda ne yapacaklarını bilemez hale gelmişti. Mustafa Efendi, köy halkını camide topladı ve onlara sabretmelerini, dua etmelerini öğütledi. “Allah sabredenlerle beraberdir,” dedi. “Elbet bu imtihanın da bir sonu olacak.”
Köy halkı, her gün camiye gelerek dua etmeye başladı. Herkes, Allah’ın rahmetini dileyerek gözyaşları içinde yalvarıyordu. Ancak günler geçtikçe, yağmurdan hiçbir iz yoktu. Köy halkı umutsuzluğa kapılmaya başlamıştı.
Bir sabah, Mustafa Efendi’nin aklına bir fikir geldi. Köyün dışındaki büyük dağın tepesine çıkarak orada dua etmeye karar verdi. Köy halkına da birlikte gelmelerini söyledi. “Hep birlikte, yüksek bir yerde Allah’a dua edelim. O bizim dualarımızı işitecek ve rahmetini esirgemeyecektir,” dedi.
Köy halkı, büyük bir kararlılıkla dağın tepesine doğru yürümeye başladı. Yaşlısından gencine, herkes bu zorlu yolculuğa katıldı. Tepeye ulaştıklarında, herkes ellerini açarak dua etmeye başladı. Mustafa Efendi, gözyaşları içinde Allah’a yalvarıyordu. “Ya Rabbi,” dedi. “Sen ki her şeye kadirsin, bu aciz kullarının dualarını kabul eyle. Yağmurunu gönder ve bizi bu zorluktan kurtar.”
O anda, gökyüzünde kara bulutlar belirmeye başladı. Rüzgar hızlandı ve ilk yağmur damlaları toprağa düştü. Köy halkı, büyük bir sevinçle Allah’a şükretmeye başladı. Yağmur hızlandı ve kısa sürede tarlalar suyla doldu. Kuraklık sona ermiş, köy halkı tekrar rahata kavuşmuştu.
Mustafa Efendi, köy halkına dönerek, “Sabredenlerin ödülü büyüktür. Allah, dualarımızı kabul etti ve bizi bu zorluktan kurtardı. Bu bize, inancımızı ve sabrımızı hiç kaybetmememiz gerektiğini bir kez daha gösterdi,” dedi.
Köy halkı, bu yaşadıklarından büyük dersler çıkardı. Zorluklar karşısında sabretmeyi, Allah’a güvenmeyi ve birbirlerine destek olmayı öğrendiler. Mustafa Efendi’nin öğütleri, köyde nesilden nesile aktarıldı ve herkes bu hikmeti unutmadan yaşamını sürdürdü. Bu hikaye, sadece o köyde değil, çevre köylerde de büyük yankı buldu ve herkesin dilinde bir efsane haline geldi.
Allah’ın rahmeti ve hikmetiyle, o köyde huzur ve bereket hiç eksik olmadı. Mustafa Efendi’nin rehberliğinde, köy halkı imanla, sabırla ve şükranla dolu bir yaşam sürdü. Ve bu hikaye, insanların kalbine dokunan, inancın ve sabrın gücünü anlatan bir öğreti olarak yaşadı.
Yorum gönder